Kadına şiddet uygulamak toplumumuzun ve İslam aleminin kapanmaz bir yarası haline geldi. Bunun başlıca sebebi maneviyattan uzak, maneviyatı kavrayamamış bir İslam anlayışıdır. Yaşadığımız bu Ahir zamanda bizler maalesef Ramazan, kandil ve cuma müslümanları olduk. Diğer zamanlarda ağyar bir vaziyette maneviyatın ve İslamın derin ilminden habersiz, vurdum duymaz bir hayat yaşıyoruz. Oysa Müslüman bir insanın her günü cuma, her günü kandildir. İslam dinini tahrif etmeye çalışanların gayretleri ile kandiller ve cumalar öne çıkarılmış ve İslam dini o tahrif edilmiş olan diğer dinlere benzetilmeye çalışılmıştır. Maalesef bu çalışmada çok başarılı olmuşlardır. Kur'an mealleri de aynı akibete uğramış Kur'an ayetlerinin büyük bir kısmına gerçek manalarından uzak manalar verilmiştir. Emeviler'den bu zamana kadar meallerdeki anlam değiştirilmeleri zamanımızda ise son noktaya çıkmıştır. Bundan maksat ise bazı güçlerin İslam üzerinde hakimiyet kurma çabalarıdır. Bununla beraber maneviyattan uzak bir kısım Müslüman geçinen menfaatçiler İslamın mukaddes değerlerini sanayi haline getirmiş, ilahi görünümlü şarkılar, satılık dualar, satılık hatimler, satılık salavatlar, dini görünümlü vitrinlerde müşteri arar olmuştur. Bu haller, Ahir zaman Müslümanlarının bilinçsizliğinin ürettiği utançlarımızdır.
İslam dininde kadın ve erkek eşittir. "Hayır! Erkek kadından üstündür” diyen bir milyar erkek; Hz. Hatice Annemizin, Hz. Fatıma Annemizin tırnağı kadar olabilir mi? Erkeğin üstün olma hayali İslam dinine, tahrif edilmiş dinler aracılığı ile sokuşturulmuştur. Kadına şiddet, hükmü kaldırılmış dinlerde vardır. Eğer, Kur'an ayetlerinde, kadını dövme emri verilmiş olsaydı bu emri ilk olarak Resulullah Efendimiz (s.a.v.) uygular ve beş vakit namazın ardından, beş vakit de hanımlarını döverdi.
Nisa Suresinin 34. Ayeti
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
“Er ricalü kavvamune alen nisai bi ma faddalellahü ba'dahüm ala ba'dıv ve bi ma enfeku min emvalihim fes salihatü kanitatün hafizatül lil ğaybi bi ma hafızallah vellatı tehafune nüşüzehünne fe ızuhünne vehcüruhünne fil medaciı vadribuhünn fe in eta'neküm fe la tebğu aleyhinne sebıla innellahe kane aliyyen kebıra”
“Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır. Allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. Baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.” Nisa Suresi-34 (TDV Meali)
Bu ayette geçen, "Darb, Dürub" kelimesinden gelen “vadribühün” kelimesini "Dövme" emri olarak algılayan kaba softalar “Darb” kelimesinin “Kapı” anlamına geldiğinden habersizlerdir. Adem yani erkek insan zürriyetinin taşıyıcısıdır. Kadın ise insan zürriyetini Ademden alıp dünyaya yani beden alemine getiren “Kapı” dır. Nisa suresinin 34. ayetinde geçen “medaci” kelimesini “yatak” olarak manalandırmışlar oysa “medaci” kelimesinin asıl anlamı “kabir”dir yani "mezar"dır. Bu manalara göre “fil medaciı vadribuhünn” cümlesinin asıl anlamı; “kabir kapısı”dır. Bu Ayet müteşabih olduğu için “fil medaciı vadribuhünn” cümlesinin Nisa suresi 34. ayetindeki anlamı da; “İnsan zürriyetini Rahim aleminden Dünya alemine getiren kapı” dır. Çünkü Rahim alemi Dünya alemine göre “Kabir”dir. Allahu Teala kadına böyle bir üstünlük ve şerefi bu cümle ile takdir etmiştir.
Nisa suresinin 34. ayetinin gerçeğe en yakın meali şudur:
BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
“Allah, idarecileri erkelerin ve kadınların üzerine üstün kıldı. Onların bir kısmı Allah yolunda mallarından infak ettiler. Allah onları bu sebeple salihler ve salihalar derecesine yükseltip muhafaza etti. Allah onları (salih ve salihaları) gaybından süzüp ard arda yüceltti ve onlara öğüt (ilim) verdi. Bundan sonra kadınlarınıza buğz etmeyin. Onlar ( kadınlar) (zürriyetinizin) geldiği yolun kapılarıdır. Şüphesiz Allah yücelerin yücesi ve sonsuzdur.”
Kısacası Kur'an'ın hiçbir ayetinde ve de Nisa suresinin 34. ayetinde “kadınları dövün” hitabı ilahisi yoktur. Allahu Taeala insanı kendi öz varlığının nurundan süzerek ve ihtimamla yaratmıştır, Kadın ve erkeğin genel anlamı insandır. Kadın ayrı bir varlık değildir. Allah insanı kendisine Halife seçmiştir. Kadından da halifeleri elbetteki vardır.
Cafer İskenderoğlu