Bize bu kadar önem veren, bizi bedenlerimizde insan formunda yaratan Allahü Teâlâ’ya nasıl bir şükürle biz şükredebiliriz ki bunun karşılığını O’na verebilelim? Ama ne yazık ki bu hallerimizle bizler bunu yapamıyoruz. Hamdların en güzelini de bizim yerimize inşallah yine dönüp Allah (c.c) yapıyor. Bizim bu aciz bedenlerdeki hamdimiz asla O’nun bir hamdine eşit olamaz, bu mümkün değildir. Allahü Teâlâ’nın bir hamdi bütün kainatları yıktığı gibi aynı zamanda sayısız kainatları da kurar.
O’nun hamdetmesi aynı zamanda “kün” emrinin içerisindeki sayısız renklerin, güçlerin, kudretlerin ve ilimlerin bütün kainat içerisinde bir anda dolaşıp onları kendi itaatının altına almasıdır. Allahü Teâlâ’nın hamdi işte aynı zamanda arşa (kainata) istivasıdır. O’nun hamdi insana istivasıdır. O’nun hamdi insanı meleklere, cinlere ve şeytanlara gösterip de “İşte benim halifem budur!” deyip ona donattığı ilimlerle öğünmesidir.
Bizler bu aciz ilimle, aciz düşüncelerle, aciz yapıyla O’nun şükrünün edasını nasıl yapalım, nasıl edelim de O’na bir hamdedelim, O’na nasıl bir şükür içinde olalım? Bizi sayısız isminden üstün kılan Rabbimize biz nasıl ibadet ederiz, nasıl severiz? Bunun tek karşılığı ise Rabbimizi sonsuz bir şekilde sevmektir. Yüz bin sene ibadet de etsek, secde üstünde de kalsak yine kalbimize başka şeyler gelebilir. Ancak O’nu kayıtsız şartsız sevdiğiniz zaman işte (O’nun hamdine ulaşamayacak olsa da), O’na yaklaşmış bir hamd ile hamd etmiş olursunuz. İnsan Allahü Teâlâ’nın hamdidir. O’nun “hamd olsun” demesi “insanın var olmasıdır”. Bu yüzden Rabbimizi, Allahımızı, İlahımızı bu şekilde, bu halde bilmeliyiz.
Bizler Ayetel Kürsi isek demek ki O’nun itibarını ve şerefini taşıyoruz. Bunun Kur’ân’daki teyidi “biz insana kendi şerefimizden verdik” ayetidir (Isra – 70). Eğer sizler, bizler Allahü Teâlâ’nın şerefini taşıyorsak o zaman ona göre davranıp, ona göre yürüyüp, ona göre ibadet edip, ona göre kendisini sevmemiz lazımdır.
Bizler Allahü Teâlâ’nın hamdiysek ona göre davranmamız, ona göre yürümemiz lazımdır. Bizler Hak’kın varlığında Hak olarak kalmak istiyorsak O’nu sonsuz şekilde sevmemiz lazımdır. O’nu sevmemiz O’nun hamdine katılmamızdır. O’nu sevmemiz O’nun bize verdiği o şerefi laine karşı mücadelede kazanmaya yönlendirmemizdir. Tekrar geri dönüp O’nunla fenafilllah olmamızdır. Geri dönüp O’nunla Fena fil Rab olmamızdır. Beden hayatlarındayken O’nun isimlerini ayrı ayrı dolaşıp ziyaret etmemizdir. Fena fil Rahman, fena fil Hak, fena fil Rahim gibi bütün isimlerini O’nda birleşerek O’nunla cem olarak dolaşmamızdır inşAllahüteala. İnsanın O’na yaklaşması ancak sevgiyle olur. Biz O’na teşekkürümüzü, biz O’na şükranlarımızı, biz O’na ona hamd etmemizi O’na sonsuz şekilde bütün zerrelerimizle beraber sevmemiz ile gerçekleştirebiliriz.
Allah’ı (c.c) sevmeyen hiçbir zaman için insan-ı kâmil makamına ulaşamaz. Allahü Teâlâ’ya aşık olan, seven, O’nu her an kendi varlığında, kalp aleminde hisseder. Her an Allah’la (c.c) beraber olur. İşte “halk içinde Hak ile olmak” budur. Allah (c.c) ile beraber olursanız, O’nunla beraber yürürseniz, O’nunla O olursanız, işte o zaman Allahü Teâlâ’nın bütün levhi mahfuzu sizdedir. Siz de artık dilediğiniz sayfayı okuyabilirsiniz.
Siz O’nunla beraber olursanız, O’nun varlığında O’nun halifesi olarak sizler de kainatlar kurar sizler de kainatlar yıkarsınız. Sizler O’nunla beraber olursanız; Allahü Teâlâ her zaman için size verdiği şerefi taşımış bir halde sizleri alır tekrar İlah’ın varlığındaki ayetel kürsi konumuna oturtturur. Orada merkez insan olarak size verdiği değeri ortaya kor, diğer isimlerinin yanında sizi ayrıyeten kendisine mübarek bir isim olarak çeşitli güç ve kuvvetlerle donatmış olarak geri alır. İşte merkez insan, işte ayetel kürsi, işte Kur’an, işte insandaki sayısız ayetlerin zuhuru, insanın hakikati, İlah’ın kelamı, İlah’ın diğer isimleri ile beraber cem olmuş hali budur.
İnsan bu halini bilirse yeryüzünde ve diğer hayatlarında hiçbir mahlûkata zararı olmadığı gibi aksine onlara öncülük eder, onlara liderlik eder, onlara doğru yolları gösterir, onlara Hak’kı gösterir, Hak’kı tavsiye eder, kötülüklerden men eder, iyilikleri emreder ki kötülüklerden uzaklaştırıp iyiliklerle emretmek İslam’ın emirlerinden biridir.
Her an Allah’la (c.c) beraber olunuz...
Cafer İskenderoğlu