7
NEMRUT DAĞI EN ZİRVE NOKTASI - Hz. MUSA a.s. mezarından TUVA'ya bakış gökten görünen EL ve arapça Hz. MUHAMMED (s.a.v.) yazısı
2010 yılında yayınlamış olduğumuz TUVA ismli kitabımızın kapağında yer alan A'raf yani Tuva Vadisi'nde bulunan Tepe'deki görüntünün yanında yüzlerce görüntüyü uydudan çekilmiş fotoğraflarda görebilirsiniz. Museviler bu bölgeye (Urfa ve civarı) hacı olmaya geldiklerinde tepede tecelli etmiş Ahirzaman Peygamberi Nebiler Nebisi Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) görüntüsüne bakarlar, bu görüntüyü O'nu (s.a.v.) geldiğinde tanımak için belleklerine kazırlardı.
"O kendisine kitap verdiğimiz ümmetlerin alimleri O'nu (Hz. Muhammed'i), KENDİ OĞULLARINI TANIDIKLARI GİBİ TANIRLAR. Böyle iken içlerinden bir takımı hakkı bile bile gizlerler. (Bakara - 146)
"Peygamberleri onlara: Onun hükümdarlığının alâmeti, Tabut'un size gelmesidir. Meleklerin taşıdığı o Tabut'un içinde Rabbinizden size bir ferahlık ve sükûnet, Musa ve Harun hanedanlarının bıraktıklarından bir kalıntı vardır. Eğer inanmış kimseler iseniz sizin için bunda şüphesiz bir alâmet vardır, dedi." (Bakara - 248)
Peki bu görüntü nerededir?
Bismillahirrahmanirrahim
"Ve beyne huma hicap ve alel A'rafi ricalün ya arüfane küllen bi sima'yhum ve nadev ashabel cenneti en selamunaleyküm lem yedhuluha ve hüm yetmeun"
- Ve beyne huma hicap
İki taraf arasında perde açığa çıkar
- Ve alel A'rafi Ricalün
Tepeler üstünde Allah'a yakın kimseler
- Ya Arüfüne küllen bi simayhum
Hepsini simalarından bilirler
- Ve nadev ashabel cenneti
Onlar cennetliklerdir
- En selamunaleyküm
Birbirlerine selamunaleyküm derler
- Lem yedhuluha ve hüm yetmeun
Dahil olmamışlardır, beklerler
Elmalılı Hamdi Yazır'ın çevirisi:
Artik iki taraf arasında bir perde ve A'raf üzerinde bir takım insanlar ki her birini simalarıyla tanırlar. Cennet ehline "selamunaleyküm" diye seslenmektedirler ki bunlar ümit etmekle beraber henüz ona girmemişlerdir.
Türkiye Diyanet Vakfı yayınlarının çevirisi:
İki taraf (cennetlikler ve cehennemlikler) arasında bir perde ve A'raf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki; bunlar henüz cennete girmedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline "selam size!" diye seslenirler.
(Ankara 2005, Prof.Hayrettin Karaman, Prof. Ali Özek, Prof. İbrahim Kafi Dönmez, Prof. Mustafa Çağrıcı, Prof. Sadrettin Gümüş, Doç.Dr Ali Turgut)
Heyetin dip notu:
A'raf cennetle cehennem arasında yüksek bir alandır ki, sevapları ile günahları eşit olanlar Allah'ın dilediği bir zamana kadar burada kalacaklar; daha sonra Allah'ın affına nail olarak onlarda cennete gireceklerdir.
Arf; Sırt, tepe. Özel manası Cennetle Cehennem arası bir yer. Ayrıca Arf, herhangi bir yüksek yer demektir ki, bu münâsebetle atın yelesine, horozun ibiğine arf denilmiştir. A'raf, meşhur bir açıklamaya göre Cennet ile Cehennem arasındaki hicabın, surun yüksek tepeleri demek olur. İbni Abbastan sıratın şerefeleri diye bir kavil de mervidir. Fakat Hasanı Basri Hazretleri demiştir ki, A'raf ma'rifettendir. Ve mânâ "Ehl-i Cennet ile ehl-i Nârı simalarından tanımak üzere bir takım rical vardır demektir. Kendisine bu rical "hasenat ve seyyiatları müsavi olan kimselerdir" denildikte dizine vurmuş ve bunlar, demiş, Allah Tealânın ehl-i Cennet ile ehl-i Nârı tanımak ve birbirinden temyiz etmek üzere tâyin buyurduğu bir kavmdir. Vallahi bilmem belki bazısı şimdi beraberimizdedir.
İkincisi, "Bunlar Enbiya, şühedâ, ahyar, ulemâ veya rical suretinde görünür. Melâike gibi dereceleri yüksek bir takım zevattır" ki; bizlerde kitabımızda bu ikinci açıklama üzerinden iz sürüp hakikatleri sizlerle paylaşacağız.
ARAF'TAKİ SURETLER VE O'NLARI TANIYANLAR
İşte, bu sebeple A'raf Suresi 46. Ayeti verilen manasının dışında derin manasıyla da anlamaya çalıştık. Yukarıdaki satırlarda da belirttiğimiz gibi Hasan Basri Hazretleri'nin de dizine vurarak bir başka keşifle karşılaştığı gibi Muhyiddin-i Arabi Hazretleri de o pek meşhur sırlara eriştiği yükselişlerinde A'raf suresi 46. ayetle ilgili sırları da fark etmiş, önemli bir rical olmasına rağmen; "A'raf'ın Ricalleri"nden olur muyum diye A'raf da tecelli edecek suretleri aramıştır. Oysa kendisinin de bildiği gibi her sırrın kendine ait tecelli zamanı vardır. Bu tecellileri zamanın gelmediğini anlayınca o bölgeden yani Malatya'dan evlenerek bari soyumdan gelenler ondan olsun demiştir ki oğlu Sadettin burada yaptığı evlilikten doğmuştur.
A'raf Neresi?
Şimdi TUVA vadisiyle ilgili ayetleri incelediğimizde bu Kutsal Vadi'de Cenab-ı Mevla'nın kudretinden bir nebze tecelli ettiğini, Tur'da yani Dağ'da da seslendiğini anlıyoruz. Ve yine tefsir kaynaklarına göre Hz. Musa İsrailoğullarına Peygamber olarak gelmesinin ardından 70 kişilik bir seçilmişler topluluğuyla hareket ediyor. Peki bu 70 kişilik seçilmişler topluluğu kelime manası olarak da övülmüş, sena edilmiş olan TUVA Türkleri mi?
Bunun için herhalde Hz. Musa'nın yanındaki Türkler isimli başlı başına bir çalışma yapmak gerekiyor.
Evet, bu 70 kişi Ayette de belirtildiği gibi Musa'nın peygamberliğine şehit tutulan O'nun nübüvvet sırlarına vakıf olan Tuva Türkleri'nden 70 kişi. Tasavvuf alemine giren mana alemininde Efendiler Efendisi Hz. Muhammed'e (s.a.v.) özel hizmet makamına ermiş 40'lardan sonra gelen 70'ler sözünün de buradan geldiğini düşünüyoruz.
Peki bugün bu Vadi, Tuva Türkleri'nin yaşadığı Ortaasya'daki Özerk Tuva Cumhuriyeti topraklarında mı?
Höyüğünün Altında Ne Var?
Bn. Güell, 1953 yılı ile 1960'ların ikinci yarısı arasında Nemrut dağında bir dizi inceleme ve kazı yapmıştır. Araştırma ekibi, dev heykeller üzerinde zor şartlar altında çalışmalar yaptılar. Sıra höyüğe geldiğinde çalışmalarını durdurdular: Bütün yapabildikleri höyüğün altındaki kaya tabakasına ulaşacak şekilde hendekleri kazmak olmuştu. Sanki buranın tabii bekçiliğin yapan dağın yanı sıra, höyük de kendi kendisinin bekçisi gibiydi.
RESİM ALTI: Commegon Krallarına ait olduğu bildirilen bu 3 ton ağırlığındaki devasa heykel aslında Hz. Musa'ya yanındaki yardımcısı kardeşi Hz. Harun'a ait olabilir mi? Siz hiç günümüzün İslam üzere yaşayan dervişler gibi giyinmiş külahlı-sarıklı krallar biliyor musunuz?
Nemrut kimdi niçin bu ismi aldı? Şimdi ona bir bakalım.
Kızıl Kum tepesi- Höyük'ün Sırrı
Ebu Hureyre'den, Resulullah Efendimiz (s.a.v.); "Eğer ben Musa'nın gömüldüğü o yerde sizinle birlikte bulunsaydım O'nun yol kenarındaki Kızıl Kum tepesinin altında olan kabrini muhakkak sizlere gösterirdim."
"Resululllah Efendimiz Miraç gecesi, Musa Aleyhisselam'ın kabri yanından geçirildim ayakta namaz kılıyordu." (Buhari-Müslim)
Şimdi gelelim kitabın başından beri anlatmaya çalıştığımız mevzuyu deşifre etmeye:
Elimizden geldiğince önünüze getirdiğimiz malzemeden de anlaşılacağı gibi;
1- A'raf 46. Ayetin ikinci manasında vurgulandığı gibi yeryüzünde bir tepe ve bu tepe üzerinde bir takım ricalin, Allah'a yakın kimselerin bildiği işaretler mi var?
RESİM ALTI: Vadiye işlenmiş resmin üzerindeki Arapça Muhammed yazısına dikkat!
2- Bu işaretler Ta-ha Suresi 12. Ayette geçen Tuva Vadisinde mi?
3- Tuva Vadisi Nemrud Dağında mı?
4- Burada Hz. Musa'nın Kabri mi var?
5- Hz. Musa'nın Kabri Kızıl Kum Tepesi-Höyük'te mi
RESİM ALTI: Hz. Musa'nın Kabri burada. Ebu Hureyre'den, Resulullah Efendimiz (sav); Eğer ben Musa'nın gömüldüğü o yerde sizinle birlikte bulunsaydım O'nun yol kenarındaki Kızıl Kum tepesinin altında olan kabrini muhakkak sizlere gösterirdim.
6-Hz. Musa'nın Kabri orada olduğuna göre KUTSAL TABUT da orada mı?
Şimdi içimden bir ses okuyucu adına bu soruyu sormayacaktın diyor? Öyleyse cevabını vermeden önce kısaca Kutsal Tabut'u hatırlayalım:
"Peygamber onlara şunu da söylemişti: - Talut'un, Musa'ya verilen Tabut'u (sandığı) getirmesi padişahlığın alametidir. O Tabut'da, Rabbiniz tarafından size manevi bir kuvvet ve Musa ailesiyle Harun ailesinin arkaya bıraktıkları Tevrat levhalarından arta kalanlar vardır. Melekler onu taşıyacaktır. Şüphesiz ki bu Tabut'un size gelmesi, peygamberin sözünün doğruluğuna delildir, eğer iman getirenlerdensiniz." (Bakara - 248)
Ahd-i Atik Sandukası, Kuran'da belirtildiği gibi, Allah'ın "inananlar için bir delili" (Bakara Suresi, 248) olmasından dolayı, uzun yıllardan beri tüm inananlar tarafından bulunmaya çalışılmaktadır. Bu kadar detaylı araştırmalar sonucunda hala bulunamamış olması ise ahir zamanın birçok alametinin gerçekleştiği dönemimizde bulunabilecek olmasının bir işaretidir.
"Mehdi, Tabut-u Sekine'yi (Kutsal Sandığı) Taberiye Gölü'nden çıkaracak." (Ikdı'd Dürer, sf.51-a)
Taberiye gölü havzasının Arapça "t, b, r, y" harflerine benzediği, haliyle gölün bu harfleri içeren havzasının KUTSAL TABUT'un gölle ilgili (TABERİYE) şifresi olduğuna dikkat çekmiştik.
Kutsal Tabut'un havzası içersinde olduğu söylenen yukarıda da grafikle dikkat çekilen Taberiye Gölü'nün uydudan tesbit edilen görüntüsü. Aynen yukarıda da belirtildiği gibi Arapça t, b, r, y şeklinde kıvrılıyor...
KİTAP'TAN ÖZEL BİR NOT DAHA
"İnsanoğlu bir gün gelecek uzayda seyahat edecektir. Merih'e uğradıklarında benim onlara bırakmış olduğum bazı iz ve işaretleri göreceklerdir."
Muhyiddin-i Arabi Hazretleri'nin yukarıdaki sözü evren içerisinde seyahat ettiğinin bir işaretidir. Bu zat gibi daha nice insan-ı kamiller evren içerisinde halifelik görevlerinden evrenle ilgili almış oldukları emirleri yerine getirmek için seyahatler yapmıştır.
İşte o işaretlerden bazıları:
GOOGLE MARS KOORDİNATLARI:
85'47 37 91 G 3 25 07 10 D
85'43.53.35 G 2 47.56.46.D
85'43 09.66 G 2 38.40.67 D
Google haritalarından Mars seçeneğini seçer ve verdiğimiz koordinatları girerseniz sizlerde Mars'ın alt tarafındaki kutup bölgesindeki selam yazısını görebilirsiniz.
DİĞER GÖRÜNTÜLER
CAFER İSKENDEROĞLU