Kur'an-ı Kerimden Ayetler

 MAKALELER 

RAHMÂN

Rahmân; varlık âleminde bütün varlığı kuşatan ve onla beraber de var olandır.

 

“Allah birdir ondan başka İlah yoktur”, bu bizim imanımızın, bildiğimizin, yaşadığımızın, gördüğümüzün ve hissettiğimizin, varlıkta beraber olduğumuzun bütün hikmetidir. Biz bütün zerrelerimiz ile O’nun bir olduğunu bildik ve gördük. O’nun tecellilerinde ayrı ayrı hallerde, renklerde, şekillerde, şemallerde, tecellilerde ve tatlarda O’nla beraber yaşamamızı varlık âleminde ise bizlere o ayrı ayrı isimleri ile veriyor. O tek isim ile de kalabilirdi ama kendisini çok yönlü, çok şekillerde, çok boyutlarda tanımamız için bizim bildiğimiz 99 bilemediğimiz sayısız ismi kendisine almıştır. Dilese O’nu tek yönden de sadece İlah olarak da bilirdik ama her halinin, zuhur eden her Şen’inin her hallerini, her Şen’indeki güç ve kudretlerinin isimlerinin hallerini de bilmek, bizlere de bildirmek için, bizlerle beraber o hallerde yaşamasının zevkini kendisinin alması için ve o zevkleri aldıktan sonra bizlere de tattırması için bir Rahmân göründü, bir Rahim göründü, bir Rab göründü, bir Hak göründü, bir Rezzak göründü. Kendisine sayısız isimler almasının hikmeti de budur.

 

İlah’ın daha Amâ’da iken kendi isimlerini kendi varlığında içtima edip, onlara kendi güç ve kudretlerini yükleyip, “benim dışındaymış gibi görünen ve varlık âleminde beni temsil edenle beraber olup beraber hareket edin” diye insanı, Merkez İnsanı orada onlarla tanıştırıp o coşku ile zatından zatına tecelli etmiştir. İşte bunların hepsinin toplamı “Bism”dir. Ondan sonra onlara öncülük yapan Allah (c.c) ismi zuhur ettikten sonra da Rahmân, onun peşinden de Rahim ve tamamı BismillahirRahmânirrahim’dir.

 

İşte Er Rahmân Suresi'nin en başındaki Rahmân sıfatının, Allahü Teâlâ’nın bize Rahmân olarak yansımasının, kâinata Rahmân olarak yayılmasının, varlıkların her zerresinde Rahmân olarak bulunmasının hikmeti de budur. Amâ âlemini Bism temsil ederken Rahmân bir manada orta varlık âlemini temsil eder.

 

Rahmân; varlık âleminde bütün varlıkta ne kadar vücut almış, yapı haline gelmiş, yaratılmış, “ol” emrine cevap vermiş, “Fe yekün” halini almış varlıkları ilmen, kudreten yapı olarak ve her türlü halde, her türlü renkte, şekilde ve şemalde kuşatan ve onla beraber de var olandır.

 

Kâinatta ve içerisinde bir gücün, bir melek yapının yani bir melekenin, bir yeteneğin besmeleyi tamamlaması, âlemi o şekilde dolaşması demektir. O halde bizim bulunduğumuz bu varlık âleminde, her hal ve her noktada muhakkak Rahmân vardır.

 

“Er rahmânu alâl arşistevâ. Rahmân arşa istiva etti. Ta-Ha, 5”  Allahü Teâlâ ayeti ile de bu hali teyid ediyor. Arşta, kainatın içinde dışında ne kadar varlık varsa Rahmân hepsini kuşatmıştır. Hepsinin en ufak zerresinde vardır. Bir insanın zerre zerre ayırsanız Rahmân'ı içinden alamazsınız. İnsanı o zerre zerre meydana getiren başka isimlerin güç ve kudretlerinin bir aradaki cemini alıp kenara koysanız dahi Rahmân yine de orada kalır. Bu sadece insan için değil bütün varlık alemi için böyledir. Dünyayı zerre zerre ayırın geriye sadece Rahmân kalır. 

 

Bilim adamlarının ısrarla aradığı ancak henüz keşfedemediği karanlık madde diye bahsedilen karanlık güç; Rahmân'ın gücü, Rahmân’ın kâinata istiva etmesidir. Rahmân kâinata istiva etmeseydi galaksiler bir araya toplanmazdı, gezegenler kendi bağlı olduğu güneşler etrafında dönemezlerdi. Rahmân’ın gücü onları o şekilde topluyor ve varlıkları bir arada tutuyor.

 

Beden haline gelmiş her varlık kendi sonsuzluğunu yine kendi içerisinde taşır. Bunun en güzel örneği tohumdur. Rahmân'ın kâinatlar içerisindeki rolü de budur. Rahmân kendi sonsuzluğu içerisinde kuşatılmış bir tohum gibidir.

 

Allahü Teâlâ’nın yaratmış olduğu her varlığa hatta en basit olarak görmüş olduğumuz bir varlığa dahi başka başka boyutlardan bakarsanız başka hallerini, başka renklerini görürsünüz kesinlikle aynısını bulamazsınız. Çünkü O hen an Şen’dedir, o her an Şen halinin ilmi varlık alemine de ayrı ayrı yansır. İşte Rahmân hali de her varlıkta vardır, bazı varlıklarda kendisini hissettirir bazı varlıklarda hissettirmez. Rahmân’ı hissetme hakkı yalnızca insandadır.

 

İnşallah Allahü Teâlâ bizi onu hissedenlerden, O’nunla beraber olanlardan eyler ki aslına baktığınızda  zaten ayrı bir halimiz olmadığı da aşikardır. 

 

Cafer İSKENDEROĞLU