Bismillâhir rahmânir rahîm.
Kevser Sûresi
1. İnnâ a’taynâkel kevser.
2. Fe salli li rabbike venhar.
3. İnne şânieke huvel ebter.
Şüphesiz biz sana Kevseri verdik
O halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes
Doğrusu sana buğzeden, soyu kesik olanın ta kendisidir (TDV Meali)
Kevser suresinin mealleri günümüzde mealciler tarafından genelde yukarıdaki gibi verilmiştir. Şimdi de gerçek anlamına bakalım:
İnnâ... Meallerde İnnâ kelimesi “Katımızdan” diye tarif edilir. Peki Allahü Teala’nın bir katı mı vardır? Bulunduğu bir yer mi vardır? Makamı mı vardır? Tabi ki hayır çünkü O her yerdedir. Halbuki surede İnnâ; “Kendi varlığımızdan, kendi bulunduğumuz halden, kendi sonsuzluğumuzdan”... a’taynâ; “verdik”, “gönderdik” anlamındadır.
İnnâ a’taynâkel kevser; “Size kevseri verdik”. Öncelikle bu hitabın ilk muhatabını hatırlayalım. Bizlere şimdiye kadar anlatılanlara bakarsak Hz. Peygamber Efendimiz’in (Sallallahü aleyhi vesellem) kevseri bir havuzdur. Bunun bu kadar basit anlatılması ise doğru değildir. O’nun kevserinin birincisi bize hakikati ile bırakmış olduğu Kur’an-ı Kerim’dir. İkincisi ise O’nun bırakmış olduğu Ehl-i Beyti’dir. Ehl-i Beyt’lerde ilim tükenmez. Kur’an-ı Kerim’de de ilim tükenmez.
“Kevser”; Allahü Teala’nın sonsuz tekrarlanan, sonsuz defa hal, şekil, renk, oluşum, yaratma halidir. Bunun yanısıra “Kevser” Allahü Teala’nın değiştiren, o isimlerinin de başka başka isimler aldığı, sonsuz ilim hazinesidir.
İnnâ a’taynâkel kevser; Hz. Peygamber Efendimiz’e (Sallallahü aleyhi vesellem) verilen, O’ndan da ahir zamana hediye olarak gönderilendir. İşte biz sizlere “kevser”den anlatıyoruz, “kevser”den konuşuyoruz, “kevser”den haber veriyoruz.
İnnâ a’taynâkel kevser; Allahü Teala diyor ki; “Rahman ve Rahim’in cem olduğu, kainatta varlık aleminde insan-ı kebir olarak görünen insanı ben Kevser yaptım”.
İnnâ; “varlığımızda, varlığımızdan, varlığımdan” diyor, a’taynâ; “verdik, yansıttık, tecelli ettik” diyor Allahü Teala.
Fe salli li rabbike venhar. Bu ayetin gerçek manasını anlamamız için önce namazı bir hatırlayalım. Namaz; bizim yaratıldığımızda, varlıktan ayrıldığımızda, “İnnâ” halinden “Kevser” haline geçişimizde, o Sidre’de, o aradaki berzahta* Rabbimizle ilk defa** (aslında tekrardır), O’nun varlığında sonsuz küresel tavaf etmemizin halidir. İşte gerçek manada “Namaz” yani “salat” budur.
* (Manada bahsettiğimiz O berzah Rahman suresinin 19. ve 20. ayetlerinde de bahsedilen “iki denizi, iki sonsuz okyanusu biz kainata yaydık” halidir. Burada iki deniz, iki okyanustan kastedilenlerden birisi Ama hali, birisi de Rahman ve Rahim’in cemi olan İnsan-ı Kebir halidir.)
** (İlah’tan ayrılmış gibi görünüyoruz, tecelli etmiş gibi görünüyoruz fakat arada öyle bir aşk var ki o aşk işte burada başlıyor)
Namaz Farsça’dır, Salat Arapça’dır. Gerçek anlamda “salat”ı tekrar açalım. Salat; bir bakıma bizim O’na secdemiz, bir bakıma da bizde biriken ilimleri kullanma halimizdir. O ilimleri kullandığımız zaman işte onlar bizim duamız olmuş oluyor. “Salat” bir manada da dua anlamındadır. “Dua” Allahü Teala’nın Rahman ve Rahim halinin cem olup kainatta insan-ı kebir olarak Allahü Teala’nın yerine iş görmesinde kullanmış olduğu yetkilere denir.
Allahü Teala demek ki Kevser suresinde buraya kadar bizlere ne diyor? “Biz, kendi varlığımızdan, sizi sonsuz ilimlerimizle, sonsuz tecellilerimizle (bunların hepsi kevserdir) donattık. İşte bu halde “namaz kıl”, Benden hiç ayrılma, her halinle fenafil ol! Varlık aleminden nefsini kes. O zahire bağlılığını kurban et, oradan kaldır.”
İnne şânieke huvel ebter.
Eğer bunlara uymazsan kendi iç alemindeki bedenlerini, tekrarlanan bedenlerini “ebter” yani “kesik” hale getirirsin.
İşte Allahü Teala’nın ayetleri böyle sonsuzluğu dolaşıp tekrar geliyor, Ama’dan zuhur ediyor sana çarpıyor, bir daha sonsuzluğu dolaşıyor sana geri geliyor. Mana sizi sarıyor. Yoksa basitçe “Allah sana kevseri verdi, orda yedinci kattaki havuzda, sana ebter diyenlerin nesli kesiktir.” manasını vermek doğru değildir. Allahü Teala’nın sözlerine bu kadar sığ mana vermek, kalıplaştırmak O’na karşı gelmek, “ebter” olmak “salatsız” olmak demektir.
Yukarıda verdiğimiz mana bizlere “kainatı 40 sefer tavaf ettirdi, o berzah aleminde secde ettirdi, Ama’dan bir bakış atıp geri döndürdü”.
İnnâ a’taynâkel kevser.
Fe salli li rabbike venhar.
Hepsine de itaat ettik, yaptık. O’nun “kevser”ine de sahip çıktık, biiznillah aldık kabul ettik, dünya halinden istifa ettik, onu kurban ettik. Fenafil olarak salat halimiz her an devam etmekte ve inşallah ebediliğimizle Allahü Teala var olduğu sürece (ki sonuna kadar vardır) muhakkak bizim ebediliğimiz de hiç bir zaman için “ebter” olmayacaktır, O’nunla beraber olacaktır.
Sizlere Kevser suresinin bugünkü yorumunu anlattık. Allahü Teala her an Şen’dedir, başka bir gün başka bir yorumunu yaparız inşallah.
Cafer İskenderoğlu