FİHİBİSMİLLAHİ
İNSANDA NEFS SIRRI
“Ya eyyetühen nefsül mütmainneh
İrciî ilâ rabbiki râdiyeten mardiyyeh”
Fecr suresi – 27 -28
“Ey mütmain olmuş nefs sen ondan razı, o da senden razı olarak Rabbine dön”
Allah'ın cc Zatından Zatına tecellisini ve “ELEST” hitabını anlatmıştık. Elest gününde nur bedendeki insanların bu hitaba icabetinden sonra nur insanlarla Yaratıcısı arasında bu gün bizlere Kur’anı Kerim de hatırlatılan ahitleşme oldu, ahitleşmemizin ardından Allahu Tealanın Adem as cesedini yarattığını seyrettik ve o cesede Ruh nehfyedilmeden önce bizler Adem cesedinin altı aşamada nasıl inşa edildiğine de şahit olduk. İnsanlardan sonra Allah cc ezeli ilminde laini yaratacağını, İnsana musallat ederek İnsanı imtihan etmeyi murad edip bildiği için, yine kendi izniyle İnsanın önceden nur bedenli olarak yaratıldığını bilmeyen laine Allah cc, Meleklerle birlikte lainede Ademe secde etmesini emretti. Lain kibirlenerek bu emre karşı geldi ve lanetlendi.
Hatırla ki meleklere; Ademe secde edin demiştik, onlar hemen secde etmişlerdi, yalnız iblis kibrine yediremeyip secde etmedi o zaten kafirlerdendi”
Bakara suresi – 34
İşte bu sebepten Ademe ve oğullarına düşman olan lain, Adem cesedinin iç ve dış yapısını, cesedin içine girip nerelerinde nasıl tuzaklar kurup hangi damarlarda nasıl dolaşacağını talim etti. Ve biiznillah Ademin imtihan süreci orada başlamış oldu.
Dolayısıyla lain o bedende kaldı ve nefsin varlığında saklanarak Adem ve Adem oğullarının Beden alemindeki belalısı oldu. İşte bu sebepten İnsanın imtihanı nefsini lainin elinden alması savaşıdır.
İnsanın imtihanı sebebiyle insan bedenine nefsin gölgesinde yerleşen lain, Cennete de Adem ve Havva’nın bedeninde girmiştir. Yoksa kendi ateş bedeniyle değil. İnsan bedenini oluşturan su, ateş, toprak ve hava olgusunun (ki bu oluşum altı aşamadaki yaratılış inşasının içindedir) ateş unsurunun da varlığına lain sirayet etmiştir. Aynı zamanda insanın nefsinde ateş unsuruyla yaşar. Yani nefs lainle yoldaştır. İşte lain Cennette Adem ve Havayı kendi bedenleri içinde onlara vesvese vererek birbirlerine erkek ve dişiliklerini cezp ettirmiş, Allah’ın “lâ takrebâ hazihiş şecerete” “soyunuzu burada çoğaltmaya kalkışmayın” yani “soy ağacına dokunmayın” emrine, lainin nefislerine fısıldayarak Adem ve Havva’yı birbirine çekici göstermesi sonucu karşı geldiler ve cennetten dünyaya indirildiler.
Allahu Teala İnsanı Ruh, Akıl ve nefsle donatmıştır. Ruh tüm bedendedir, akıl baş ile göğüs arasındadır, nefs ise kalp hizasının bitimi ile diz kapakları arasına yerleşmiştir. Bu sebepten imanı zayıf insan, nefsin dürtülerine aklıyla hakim olamaz, çünkü nefs lainin emrindedir her gördüğüne sahip olmak ister.
İnsanın imtihanlarının en büyüklerinden birisi de nefsi iman ettirmek ve lainin güdümünden kurtararak ruhun emrine vermektir. Ruh direk Allah’tan olduğundan, Ruhun emrine giren nefs mütmain olmuştur. Allah cc o mütmain nefsi taşıyan insandan razıdır.
O insan “inna lillah inna ileyhi raciun” ayetini başarıyla yaşamıştır. Allah’tan mütmain olarak gelmiş ve mütmain olarak ona dönmeyi hak etmiştir.
İşte o zaman insan tüm unsurlarıyla birlikte Yaratıcısının “İRCİΔ hitabına mazhar olur…
“ Ey mütmain olmuş nefs sen Ondan razı O da senden razı olarak Rabbine dön”
Allah cc Habibinin yüzü suyu hürmetine cümlemizi bu hitaba mazhar eylesin..
Amin…
Cafer İskenderoğlu