Kur'an-ı Kerimden Ayetler

 LEDÜN DAMLALARI 

SIRLAR ZAMANI-I

 

İnsan;


İnsanın yaratılıştaki üstünlüğünü daha önceki makalelerimizde sizlere anlatmıştık. İnsana ait hayatların sırlarını, Rüyaların hakikatını, İnsanların yaratılışlarındaki devreleri ve daha birçok sırrı zamanımızın yenilenen çağında İnsana rehber olması için açıklamanın zamanı geldi.

 

Anlatacaklarım ilk etapta size garip gelebilir. Zamanımıza  kadar üstü örtülmeye çalışılan Kur’an ayetlerinin derinliklerinde bu sırlar zaten vardır. İnsan Kainatta yaratılan en üstün varlıktır. Allahu Teala'nın İnsana nasıl son derecede önem verdiğini Bakara suresinde ve Araf suresinde geçen şu ayetler çok açık anlatıyor:


 
“Andolsun sizi yarattık, sonra size şekil verdik, sonra da meleklere, Âdem'e secde edin! diye emrettik. İblis'in dışındakiler secde ettiler. O secde edenlerden olmadı.”
Araf suresi-11


Alem-i Ervah'ta meleklerin secde ettiği İnsan bu zamanda yaratılış amacının çok gerisinde bir hayat yaşıyor. Yeteneklerinin ve emrine verilen kainatın farkında değil. Bu halimizle sizcede bize melekler secde eder mi?


Esfeli safilinde bir hayat sürmemizin sebebi Allahu Teala'nın İnsanı kendisine halife olarak yaratmasını ve üzerindeki emirlerini anlamamış olmasındandır. Artık bu basit hayattan gerçek hayata doğru bilinçlenme zamanıdır.

 

Allahu Teala'nın meleklere, “İnsana secde edin” emrini vermesindeki hikmetler sayısızdır. Bu hikmetlerin içerisinde Allahu Teala'nın İnsana yüklemiş olduğu çok üstün yetenekler ve yaşamlar vardır. Daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi Allahu Teala her an yaratma halindedir. Rahman suresinin 29. ayeti Allahu Teala'nın bu halini açıkça beyan eder. Allahu Teala, zamansızlık meydanında ve an içerisinde sonsuz defa AMA halinden isimleri ile tecelli eder, Kainatlar yaratır, yarattığı Kainatlara insanlar, melekler, cinler ve daha bilmediğimiz bir çok varlıklar yaratır. Akabinde; Bakara suresinin 156. ayetinde geçen, “inna lillahi ve inna ileyhi raciun” yani "Allah'tan geldik, Allah'a döneceğiz" süreci gereği yaratılan tüm varlıların kıyameti kopar ve yaratılanlar tekrar Ama haline döner bu hal sonsuzdur. Allahu Teala'nın bu sonsuz defa tekrarlanan ve Ama'dan Ama'ya tecellisi sürecinde, bir AMA döngüsü içerisinde, bir İnsanı 16 defa yaratılır (bu konunun detaylı anlatımını yakında çıkacak olan kitabımda bulacaksınız). Her yaratılmasında o İnsan boyutlar içinde yedi ayrı bedende tek bir hayat yaşar. Bir yazımızda daha belirtmiştik Allah tektir ve tek olmayı sever. Bu sebeple yarattığı her varlığı çift yani birden fazla yaratmıştır. İşte sizlere aşağıdaki Ayetlerde geçen İnsanlarda ve yaratılmışlardaki çift çift yaratılmanın sırlarını vereceğim İnşaalah.


İnsanın yedi ayrı bedende yaşaması Hicr suresinin 87. Ayetinde anlatılmıştır. Mealdeki ilk mana doğrudur. Ancak Ayetteki derin manalardan bir anlamı şöyledir:
 

“Ve le kad ateynake seb'am minel mesanı vel kur'anel azıym”
Hicr-87

 

“Andolsun ki, biz sana tekrarlanan yedi âyeti ve yüce Kur'an'ı verdik.”
Hicr-87 (TDV meali)
 

 
Hicr suresinin 87. ayetinde geçen “seb’am” kelimesi "yedi"dir. “Minel” kelimesi “mekan, bir şeye başlama” anlamındadır. Bu manalar göre şu anlam bu ayete derin manalarından birini daha verir:
 
“Yemin olsunki biz sana yedi mekanda tekrarlanan (bedeni) ve Kur’an el Azimi verdik”
Hicr-87

 
Resulullah Efendimizin (s.a.v) Nübüvveti Kainatı kapsar. Kainat ve içindekiler ise Ayetler topluluğudur. Haliyle Kainat Kur’an'dır. Kainat 46 boyutludur. Kanatın ve insanın ayetler topluluğu olduğunu bize Fussilet suresinin 53. ayeti çok açık anlatıyor. Bu ayette geçen “afak” kelimesi uzakları, Kainatı ve derinliklerini ifade ediyor.
 
“İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde ayetlerimizi göstereceğiz…”
Fussilet-53

 
Resulullah Efendimiz (s.a.v) buyuruyorki; “sadık rüyalar nübüvvetin kırkaltı cüzünden bir cüzdür.”


Peygamberler ve Evliyaların çoğu yedi bedeninin farkındadır. Resulullah Efendimizin (s.a.v) bir kısım vahyi rüyasında aldığı malumdur. Resulullah Efendimiz (s.a.v) yeryüzünde uykuda iken “gece” ile temsil edilen ve bir başka alem de bulunan yedi bedeninden birinin İlahi vahyi alarak birbiri ile irtibatlı olan uykudaki bedenine malum olmuştur bu hale Rüya hali denir. Yani Rüya; İnsanın uykuda ya da uyanık iken yedi bedeninden biri ile yaşadıklarını uyanınca hatırlamasıdır. Uyanık halde yaşanan rüyalara "Yakaza" denir. Bu halleri Ayetler ile anlatalım. Meallerin büyük bir bölümü hatalı açılmıştır ancak Yasin suresinin ilk manası gerçeğe yakın verilmiştir. Müteşabih olan bu ayetlerin bir başka anlamlarını vereceğiz.


 
“Yerin bitirdiklerinden, insanların kendilerinden ve henüz mahiyetini bilmedikleri şeylerden bütün çiftleri yaratan Allah'ı tesbih ve takdis ederim.” Yasin-36 (TDV meali)
 
“Sübhanellezı halekal ezvace külleha mimma tümbitül erdu ve min enfüsihim ve mimma la ya'lemun”
Yasin-36
 
“Sübhan olan Allah onların yerdeki nefislerinden çiftler yarattı onlar bilmiyorlar”
Yasin-36
 
“Gece de onlar için bir ibret alâmetidir. Biz ondan gündüzü sıyırıp çekeriz de onlar karanlıklara gömülürler.”
Yasin-37 (TDV meali)
 
“Ve ayetül lehümül leyl neslehu minhün nehara fe iza hüm muzlimune”
Yasin-37
 
“ve onları gece (bedenlerinden) sıyırır çeker alırız bilinmeyen ayetlerimize”
Yasin-37

“Muzlimun” kelimesi “karanlıkta kalan” anlamı ile beraber “bilinmeyen” anlamındadır.
 
“Güneş, kendisi için belirlenen yerde akar (döner). İşte bu, azîz ve alîm olan Allah'ın takdiridir.”
Yasin- 38 (TDV meali)
 
“Veş şemsü tecrı li müstekarril leha zalike taktdiyrul aziyzil aliym”
Yasin-38
 
“(işte bu) Aziz ve Alim olan Allah'ın takdiridir güneş (doğana kadar) akar (sürer)”
Yasin-38
 
“ Ay için de birtakım menziller (yörüngeler) tayin ettik. Nihayet o, eğri hurma dalı gibi (hilâl) olur da geri döner.”
Yasin-39 (TDV meali)
 
“Vel kamera kaddernahü menazile hatta ade kel urcunil kadiym”
Yasin-39
 
“Ay ışığında uyumayıp uyanık kalan menzilerinize takdir ettik sonra eski halinize döner”
Yasin-39


 

“Kamer” kelimesi "Ay" anlamına geldiği gibi “ay ışığında uyumayan, uyanık kalan” anlamındadır. Yasin suresinin bu müteşabih Ayetlerinde Ay ve Güneşin Evrendeki hareketleri ve gece ile gündüzün anlatıldığı gibi derin manalarından birinde de İnsanın gece uyku sırasında bedeninden sıyrılıp alındığı ve bilmediğimiz yaşamlarımızla buluşturulduğu anlatılıyor. Uykuda o bedenlerdeki hatırlarımız uyanınca bize rüya olarak dönüyor.


İnsanlar herhangi bir zamanda rüya halinde değilde normal bir gününde yedi bedeninin biri veya birkaçı ile karşılaşabilir. Bu haller Haktır. Bu konuda yaşanmış bir örnek vereyim.


1993 yılında bir Abimin başından geçen olay şöyle cereyan etti. Öğlen namazı için acele Camiye gidiyordu ama geç kalmıştı. Caminin abdest alma yerleri hemen ana kapının merdivenlerinin kenarında cami duvarları boyunca dizilmişti. Abim, “nasıl olsa vakte yetişemedim cemaat dağılsın da namazımı camide rahat rahat kılarım” diye düşündü ve abdest alıp beklemeye başladı. Cami cemaatı namaz sonunda dağılırken Abimde merdivelerden inenler arasıda “arkadaşlara rastlarsam çay ocağında buluşalım” demek için cemaate bakıyordu. Birden merdivenlerde kendisini inerken gördü çok şaşırdı. “Acaba rüyada mıyım?” diye düşünüp koluna bir çimdik attı hayır rüyada değildi.  Derken kendisinin diğer bedeni karşısına gelip durdu, bir müddet birbirine baktılar sonra konuşmadan ayrıldılar.


Bu konuda Muhiddin Arabi hz.'lerinden bir bölüm sunmadan geçmek ayıp olur. Fütuhat-ı mekkiyede şöyle yazmıştır:
Allah'ın büyüklüğü o arz içinde ortaya çıkmıştır. Hakkın kudretini müşahade edene Allah'ın büyüklüğü orada göründüğü gibi aklın imkansız saydığı pek çok şey o arzda mevcuttur. Orası Allah'ı bilen ariflerin gözlerinin baktığı yerdir ve orada dolaşırlar. Allah o arzın alemleri içinden bizim suretlerimize göre bir alem yaratmıştır ki o alemi arife gösterdiği vakit, arif nefsini onda müşahade eder. Kendisinden gelen bir rivayette Abdullah b. Abbas buna benzer bir şeye işaret etmiştir. Abdullah b. Abbas “bu Kabe'dir ve ondört evden bir evdir” ayrıca “yedi kat yerin her birinde bizim benzerimiz olan yaratıklar vardır. Hatta onların arasında benim gibi ibni Abbas vardır” demiştir. Keşif ehline göre bu rivayet doğrudur.


Hz. Ali'nin kendi cenazesini yıkayıp namazını kıldığı ve defnettiği söylenir. Hatta birçok Evliyaullahın kendi cenazesine katıldığı bilinir.
 
“ Allah, yedi kat göğü ve yerden bir o kadarını yaratandır…”
Talak suresi-12
 

Yedi kat gök, kainata bakarsanız sonsuzluğa bakmış olursunuz, aksine yedi kat gök göremezsiniz. Yerden yedi kat aşağısı Dünya'nın mağma tabakasına iner. O halde yedi kat gök ve yedi kat yer ne demektir?


Yedi kat gök ve yedi kat yerin anlamı yerde ve gökte yedi kat iç içe olan zamanlardır. Yani zaman katlarıdır. Zaman katları soğan kabukları gibi iç içedir, aralarındaki berzahdan dolayı birbirinden ayrılırlar. Rahman suresinin 19. ve 20. ayetlerinde anlatılan derin manalarından biri de zaman katmanlarının birbirine karışmamasıdır.


“İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.”
Rahman -19-20

 

Yaşadığımız şu an içerisinde iç içe yedi zaman var ve aynı beldede yedi ayrı toplum yaşıyor. Yedi bedenimizin her biri yerde ve gökte bu zaman sarmallarının içinde yaşarlar, her biride aynı Ruha bağlıdır, ayrı ayrı Ruhları yoktur. Aynı Akıl alemine bağlıdırlar ve hatırları aynı Lehf-i Mahfuzda toplanır. Her birinin iç içe üçer bedenleri vardır (Altı Günde Yaratılış kitabımızda bu bedenleri anlatmıştık). Ashab-ı Kehf bu yedi zaman sarmalından birine saklandılar. Evliyaullah da ara sıra bu zamanlar arasında gezer. Zamanın gerisi ya da ilerisine gitmek ayrı bir eğitim gerektirir ama aynı zaman içindeki yedi ayrı zamana rüya, yakaza yoluyla gidildiği gibi normal halde de gidilebilir.


Bizim dünya insanı ne zaman hırsı bırakırsa, kavgayı savaşı sonlandırırsa, aza kanaat edip paylaşımcı olursa, nefsini terbiye edip İnsan-ı Kamil olma yoluna girerse bu yetenekleri ve daha fazlası varlığında hazır olacaktır.


 
“Her şeyden de çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alasınız.”
Zariat-49
 
“Sizi çifter çifter yarattık.”
Nebe-8


 
Cafer İskenderoğlu