Kur'an-ı Kerimden Ayetler

 LEDÜN DAMLALARI 

SIRLAR ZAMANI-II

 

Sebe suresinin ilk 9 ayeti müteşabihtir. Yani birden fazla anlamlar içerirler. Allahu Teala'nın sözleri kul sözleri gibi tek manaya gelmez. Allahu Teala'nın Kelamı Kainat içinde yankılanır. Kelamullah, deydiği her kulağa ver her gönüle ayrı ayrı manalar yağmuru bırakır. Bu hal hem Allahu Teala'nın Kelamının derinliğini hemde Kelamında ışıyan ilimlerini meydana çıkarır. Kur'an ayetlerinin en büyük mucizelerinden biri de budur.

 

Her ana, her zamana, her asra ayrı manalarda, ayrı hitapları vardır. Hitap ettiği zamanda bir sonraki zamanların ilimlerine, bilim dallarınada kapı açar. Bu bilimleri yine kendi ayetleri içerisinde İnsanlık alemine bağışlar. İnsanlık alemi bu ilimlerin kıymetini bilirse ve Kur'an'a sımsıkı yapışırsa asrının ötelerindeki ilim ve bilime sahip olur.

 
 
Bismillâhirrahmânirrahîm
1. Hamd, göklerde ve yerde bulunanların hepsinin sahibi olan Allah'a mahsustur. Ahirette de hamd O'na mahsustur. O, hikmet sahibidir, (her şeyden) haberi olandır.


2. Yerin içine gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni, oraya çıkanı bilir. O, esirgeyendir, bağışlayandır.


3. İnkârcılar: Kıyamet bize gelmeyecek, dediler. De ki: Hayır! Gaybı bilen Rabbim hakkı için o, mutlaka size gelecektir. Göklerde ve yerde zerre miktarı bir şey bile O'ndan gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de şüphesiz, apaçık kitaptadır (yazılıdır).


4. Allah, inanıp iyi işler yapanları mükâfatlandırmak için (her şeyi açık bir kitapta tesbit etmiştir). Onlar için büyük bir mağfiret ve güzel bir rızık vardır.


5. Âyetlerimizi hükümsüz bırakmak için yarışırcasına uğraşanlar için de, en kötüsünden, elem verici bir azap vardır.


6. Kendilerine bilgi verilenler, Rabbinden sana indirilenin (Kur'an'ın) gerçek olduğunu bilir; onun, mutlak galip ve övgüye lâyık olan (Allah'ın) yoluna ilettiğini görürler.


7. Kâfir olanlar (kendi aralarında) şöyle dediler: Çürüyüp paramparça olduğunuz vakit yeniden dirileceğinizi söyleyerek haber veren kişiyi gösterelim mi?


8. «Acaba o, yalan yere Allah'a iftira mı etmiştir? Yoksa onda delilik mi var?» (dediler). Hayır! Ahirete inanmayanlar azaptadırlar ve derin bir sapıklık içindedirler.


9. Onlar, gökte ve yerde önlerine ve arkalarına bakmıyorlar mı? Dilesek onları yere batırırız, ya da üzerlerine gökten parçalar düşürürüz. Şüphesiz bunda (Rabbine) yönelen her kul için bir ibret vardır. (TDV Meali)


Yukarıda Diyanet Vakfı'nın mealinden Sebe suresinin ilk 9 ayetini alıntı yaptık. Bu manalar Müteşabih olan Sebe suresinin ön anlamlarıdır. Şimdi  bu dokuz Ayete bir başka mana açısından bakacağız:


Allahu Teala yerleri ve gökleri İnsanın istifadesine vermiştir. İnsan yerlerde ve göklerde Allah'ın Halifesidir. Allah, İnsanı kendi Ruhuna bağlamıştır. Yeri gelmişken kısaca Ruhtan bahsedelim:


“ Ona şekil verdiğim ve ona ruhumdan üflediğim zaman, siz hemen onun için secdeye kapanın!”  Hicr - 29


Hicr suresinin 29. ayetinde geçen “Nefahtü” kelimesini üfledim anlamında veriyorlar. Oysa Allahu Teala'nın varlığı sınırsızdır. İlk bakşıta üflemesi için bir ağızı ya da buna benzer bir uzvu olması gerekir Allah bunlardan münezzehtir O'na hiçbir şekil ve sınır çizilemez. “Nefahtü fihi min ruhi” "Ruhuma bağladım, ruhumun dahiline aldım" demektir. İnsana, Allah'ın Halifesi özelliğini veren bu haldir. İnsandan başka hiçbir varlıkta Ruh yoktur. Diğer varlıkların yaşam kaynağı; Ruhun tecellisi olan bir hayat kaynağıdır.

 

Örnek verecek olursak İnsan, ruhu Güneş ışığı gibi direk alınır. Diğer canlı mahlukat ise Güneş'in Ay'dan yansıyan ışığı gibidir dolaylı gelir. İnsan Allah'a ait sonsuz hayat kaynağı olan Ruha bağlandığı için ona secde edilmiş, Halife ünvanını almış ve kainat insanın emrine verilmiştir. İnsanın kainatta seyahat edip ufuklardaki ayetlerden ilim alması Allahu Teala'nın insana bağışladığı bir lütuf ve verdiği bir emirdir. Peki insanın alemlerdeki bu tekamülünün nasıl olacağını Ayetler nasıl beyan ediyor?


 
Bismillâhirrahmânirrahîm
 
 
“Elhamdü lillahillezı lehu ma fis semavati ve ma fil erdı ve lehüm hamdü fil ahırah ve hüvel hakımül habır”
Sebe-1
“Hamd Allah'ındır yerlere göklere yaydığı ne varsa onundur onun Hamdi geleceklerde de vardır. O Hakim ve her şeyden haberi olandır.” Sebe-1
 


“Ya'lemü ma yelicü fil erdı ve ma yahrucü minha ve ma yenzilü mines semai ve ma ya'rucü fıha ve hüver rahıymül ğafur” Sebe-2
“Yere ineni yerden semaya yükseleni semadan yere ineni yerden semaya yükseleni bilir. Allah onlar için Rahim ve bağışlayıcıdr.” Sebe-2

 
Bazı mealciler gökten ineni yağmur ve kar; yerde yükseleni ise buhar kabul etmişlerdir. Aslında bu ayetlerde insanın evrendeki seyahatinden bahsediliyor. Evrendeki ademlerin çocuklarının birbirlerine olan ziyaret ve gidiş gelişleri bu Ayette yerden semaya yükselen İnsanlar (Resulullah Efendimizin (s.a.v) Miracı gibi) ve Semadan yere İnen İnsanlar olarak anlatılmıştır. Allahu Teala göklerde seyahat eden İnsanları Rahmeti ile korur. O rahmet evrendeki kozmik ışınların İnsanın Nur bedenine zarar vermesini engeller. Dünyalar arası seyahatler, yaşam olan gezegenlere Ademlerin indirilmeleri ile başlamıştır. Ademlerin ve eşlerinin cennetten beden alemine, oradan dünyalarına gönderilmesi Nur bedenleri ile olmuştur. Daha sonra Ademler diğer gezegenlerdeki beden kardeşlerinden kız alıp damat vermişlerdir.


 


“Ve kalellesıne keferu la te'tınes saah kul bela ve rabbı le te'tiyenneküm alimil ğayb la ya'zübü anhü miskalü zerratin fis semavati ve la fil erdı ve la asğaru min zalike ve la ekberu illa fı kitabim mübın” Sebe-3
 
“İnanmayanlara de ki; saati geldiğinde Rabbiniz, yerlerde ve göklerde en küçük yapıyı ve en büyük yapıyı bilen alim (leri) gönderecektir (çünkü o ilimler) açık kitapta kayıtlıdır. Sebe-3


 
Zamanımız bu ayetin mucizesini yaşıyor. Yakın zaman kadar İnsan atom ve daha alt yapılardan, nano bilimden habersizdi bugün bilimsel olarak ayette geçen bu küçük yapıların sıralarını öğrenmek için henüz minicik bir adım atmış bulunuyoruz. Asıl dev bilimsel adımlar çok yakında gelecektir. Ayetin bahsettiği uzayın en büyük yapılarını ise Dünya'nın yörüngesine yerleştirilen uzay teleskobu ile yeni görmeye başladık ama ancak trilyonlarından bir parçasını henüz görebildik. Ayette bahsedilen Alimler ise Neml suresinin 40. ayetinde geçen “Kitaptan (Allah tarafından verilmiş) bir ilmi olan kimse” olarak Ayet ile tarif edilmiştir. Bu Alimlerden çağımızda binlercesi yetişecek ve İnsanlara zerrelerin daha alt alemlerini ve göklerin derinliklerini bildirip gezdirecek hatta zamanlar arası seyahatları yaptıracaklardır. İnşaallah.

 

“Li yecziyellezıne amenu ve amilus salihüt ülaike lehüm mağfiratüv ve rizkun kerım” Sebe-4
 
“Allah salih amellerle (ve ilimler) iştigal eden kullarına mükafatıdır. Onlara (cahillikten) mağfiret ve (ilimlerden) rızıklar ikram eder” Sebe-4
 

İnsan ve insan-ı kamil seviyesine çıkabilenlere bu ilimler Allahu Teala'nın bir ikramı olacaktır.


 
“Vellezıne seav fı ayatina müacizıne ülaike lehüm azabüm mir riczin elım” Sebe-5
 
“Ayetlerimizi geçersiz kılmaya çalışanlara ise acı bir azap vardır” Sebe-5
 
 
 
“Ve yerallezıne ütül ılmellezı ünzile ileyke mir rabbike hüvel hakka ve yehdı ila sıratıl azızil hamıd” Sebe-6
 
“Ve Rabbinden (kalplerine) ilim indirilenler (yerlerin ve göklerin gizledikleri ilimlerle) Rabbinin ayetlerinin Hak olduğunu gösterip doğru yola ulaştırırlar. O Aziz ve hamd sahibidir.” Sebe-6


 
“Ve kalellezıne keferu hel nedüllüküm ala racüliy yünebbiüküm iza müzzıktüm külle mümezzekın inneküm lefı halkın cedıd” Sebe-7
 
“İnanmayanlara de ki; (göklerdeki ilim rızıklarınızı arayacağınız ve oralarda seyahat edeceğiniz) vakit, Allah mutlaka sizi (ışık) zerrelerine ayırıp yepyeni bir yaratılışla yaratır” Sebe-7


 
Everende İnsan fiziki bedeni ile gezemez. Fizik bedenin oksijene ve gıdaya ihtiyacı vardır. Ayrıca fizik beden ışık hızına ulaşamaz yanar yok olur. İnsan  Evrende Nur bedene geçer, Nur beden ışık hızından daha hızlıdır ve havaya suya ihtiyacı yoktur. Enerji ve Nur bedene geçiş hallerini “Altı Günde Yaratılış ve İnsan” isimli kitabımızda detaylı anlatmıştık. Sebe suresinin 7. ayeti Nur bedene geçişi işaret ediyor.

 
“Eftera alellahi keziben em bihı cinneh belillezıne la yü'minune bil ahırati fil azabi ved dalalil beıyd” Sebe-8
 
“(buna) İnanmayanlar Allah'a iftira edip, uyduruyor derler. O kimseler inanmazlar bu delilik derler. Onlar için (ilimden) uzak bir delalet ve azap vardır” Sebe-8

 
Yukarıdaki ayet inanmayanlara açık bir cevaptır. İnsan çağımızda bu halleri yaşayacaktır.


 
“E fe lem yerav ila ma beyne eydıhim ve ma halfehüm mines semai vel ard in neşe' nahsif bihimül erda ev nüskıt aleyhim kisefem mines sema' inne fı zalike le ayetel li külli abdim münıb” Sebe-9
 
“Onlar yerlere ve göklere yaydığımız (göklerde seyahat eden) kılavuzları görmüyorlar mı? Eğer dilersek onları yerin dibine geçiririz. Göklerden üzerlerine (ışın) zerreleri yollarız. Bunlar Rabine yönelen kullar için birer ayettir.” Sebe-9
 

Ayette bahsi geçen “halfehum” kılavuz demektir. O kılavuzlar görev başındalar. Allahu Teala onları yere düşmekten ve kozmik ışınlardan koruyor. Kainatta onlar için zararlı ışınlardan korunmuş yollar yaratmıştır, bu yol haritalarını bilmeyenler oralarda gezemezler. Yörüngeler gezegenlere yollar uzayın Alimlerinedir.


“İçinde yörüngeler ve yollar olan göğe yemin ederim” Zariyat-7
 
Kainatın Ademoğullarının bir kısmı bu yollardan bize doğru gelmek için yola çıktılar. Onlarla tanışmamız çok yakındır. Önümüzdeki zor günlerde belkide biz Müslümanların elinden tutup ayağa kaldıracaklar. Onların inançsız olanlarının bir dönem Amerikalılara bir dönem Almanlara teknik sırlarını verdikleri gibi…


 
Cafer İskenderoğlu