Kur'an-ı Kerimden Ayetler

 LEDÜN DAMLALARI 

HZ. ALİ EFENDİMİZİN HUTBESİ

HZ.Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyorlar ki : ‘‘Ali’’ bütün peygamberlerle gizli (beraber idi) benimle aşikâre beraberdir.
Ne yazık ki bugüne kadar Hz. Ali’nin (kv) sevgisi belli bir kesime mal edilmiş Ümmeti Muhammed’in büyük bir bölümü Hz. Ali’nin (kv) sevgi ve himmetinden mahrum bırakılmıştır. İnşallah bu Muharrem ayı munasibeti ile Hz Ali’nin (kv) bir hutbesini kısmen şerh ederek Ümmeti Muhammed’in ve tüm insanların idraklerine sunmaya çalışacağız. Bu vesile ile Hz. Ali’nin (kv) evrenselliğini ve kâinatın içerisindeki vakıf olduğu birçok ilimlerden nasıl nasiplendiğini ve ne yüce ilimlere sahip olduğunu anlamak için kısa bir özet vermeye çalışacağız. Hutbenin anlaşılabilmesi için hutbe mavi şerhleri siyah renkle yazılmıştır.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
Sırların sırrı Hz ALİ (k.v)

“Bende Gayb ilminin anahtarları vardır ki onları Resulullah’tan sonra benden başkası bilemez. Anlamı: Allahu Teala bilinmekliğini sevip zuhura gelmeyi dilediğinde Ama halinden, zuhura gelme haline geçen süreye Allah’ın zatından zatına tecellisi denir bu tecellide ilk yaratılan Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) nurudur. Allahu Teala’nın Resulullah Efendimiz’in (sav) nurunu yaratırken, onun nurunu ayrı bir bölümünü bilinçlendirip o nurdan da Hz. Ali’yi (kv) yaratmıştır. İşte bu ilk yaratılış esnasında Resulullah Efendimiz’in (sav) Allahu Teala’nın Ama halinden almış olduğu sayısız ilmin bir bölümüne de Hz. Ali (kv) Allahın izni ile almıştır. İşte bu Alun ve Ledün ilmidir ki bu ilimlere gayb ilminin anahtarları ile girilir. ‘Allah gaybın bilgilerini sizden esirgemez’ Tekvir suresi 24. ayet. Burada iyi anlaşılması için gaybın ne olduğunu iyi tarif etmek gerekir. Gayb: Sidretül Münteha’nın ötesidir. Sideretül Münteha’dan beri olan kâinatın içinde olan her türlü hal ve ilim zamanların gerisi ve ilerisi gayb değildir. Gaybın sınırı Allahu Teala’nın Ama’dan, zuhura tecelli ettiği andır ki, bu anın başlangıcı ve bitişi Sidretül Münteha olarak bilinir yani Sidretül Münteha sayısız ilimlerin ve yaratılışların açığa çıktığı sınırdır. Bu sınırın evveli Ama’dır. İşte Resulullah Efendimiz (sav) bu ilmi Ama’dan alıp gaybın anahtarlarını varlığında toplamıştır. Resulullah Efendimiz’in (sav) yaratılış anından bir an sonra Resulullah Efendimiz’in (sav) nurundan yaratıldığı için Hz. Ali (kv) Efendimiz de gaybın anahtarlarına ve bu ilme Allah’ın izni ile vakıf ve sahip olmuştur. Bu halden sonra Resulullah Efendimiz (sav) kâinatın sayısız noktalarındaki yaşam olan gezegenlere Âdem olarak gönderilen peygamberlerin varlığının hakikati olmuştur. Ve oralardaki Hz. Âdem’den (as) sonra gelen peygamberlerinde hakikati olmuştur. İşte Hz. Ali’nin (kv) gaybın anahtarlarının sahibi olmasının sebebi bu haldir.
Benim ilk suhufta zikredilen Zülkarneyn; benim Süleyman’ın yüzüğünün sahibi, benim güzel işlerin velisi, benim sırat ve durulacak yerin sahibi, benim Cennet ve Cehennemi bölen, benim ilk Adem, benim ilk Nuh, benim Cabbar’ın ayeti, benim hakikatın esrarı, benim ağaçları yapraklandıran, benim meyveleri kuvvetlendirip yetiştiren, benim suları yerden çıkaran, benim nehirleri akıtan, benim ilmin hazenadarı, benim hikmetin yüce dağı, benim Müminlerin Emiri, benim yakının gözü, benim Allah’ın göklerde ve yerdeki hücceti, benim yerlere sarsan yıldırım ve zelzele, benim hak ile gelecek olan haykırış, benim o saat ki şüphesiz olarak geleceği halde yalanlanan, benim ondan şüphe edilmeyen kitap, benim Allah’ın onlarla dua etmelerini emrettiği onun güzel isimleri.

Allahu Teala’nın Hz. Peygamber Efendimiz’den (sav) önceki Peygamberlere gönderdiği birçok sayfada ve kitapta bugün batın diye bilinen ilimler açık bir şekilde beyan edilmekte idi. Hz. Ali (kv) o ilimlere o geçmiş Peygamberlerin yanında manen bulunması sebebi ile de vakıf olmuştur. Bunun delili Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) yazının en başında belirttiğimiz hadisi şerifinde açıkça belirtilmektedir. 

Benim o nur ki, Musa ondan iktibas eyledi, benim Sur’un sahibi, benim her mezarda yatanları kabirlerinden çıkaran, benim kıyamet günündeki dirilişin sahibi, benim Nuh’un kurtarıcısı ve sahibi olan, benim Musa’ya konuşanın sırrı, benim gayb aleminde ruhlara konuşan, benim daim ve baki olan emir, benim hakkın velisi olan, benimdir tüm yaratılanlar, benim sözünü değiştirmeyen ve yaratılmışların hesabı ona dönecek olan,

Benim tüm yaratılmışların emri ona aktarılan, benim yaratan Allah’ın halifesi, benim beldelerinde Allah’ın sırrı ve kulları üzerine hucceti olan, benim Allah’ın emri, hani ruh hakkında şanı yüce olan Allah’ın: “Sana ruh hakkında sorarlar, de ki: Ruh, Rabbimin emrindedir” (İsra: 85) ayetinin manasıyım, benim yükselen dağları sabit kılan ve suları yerden çıkarıp, yeryüzünde akıtan, benim ağaçları diken ve onlardan çeşitli meyveler çıkaran, benim tüm güçlere sahip olan; benim ölüleri dirilten.

Benim yağmuru indiren, benim Güneş’i, Ay’ı ve yıldızları ışıklandıran, benim Kıyamet gününün başkanı olan, benim kıyamet gününü başlatan, benim, Allah tarafından ona itaat vacip kılınan, benim hayatta baki olup ölmeyen ve ölsem de hiçbir zaman ölü olmayan, benim saklı kalan İlah’ın sırrı, benim olan ve olacak her şeyden haberdar olan, benim iman edenlerin namazı ve orucu, benim iftihar ve menakıb konularının sahibi, benim yıldızların sahibi olan, benim, Allah’ın ağrı veren azabı, benim ilk kuvvetli zalimleri helak eden, benim devletleri var edip yok eden, benim şiddetli yer sarsıntılarının ve musibetlerin sahibi olan, benim Güneş tutulmasının ve yere çöküşün sahibi, benim Firavun’ların kanını bu kılıcım ile yere akıtan.
Hz. Ali (kv) yaratılmış insanların içerisinde Hz. Peygamber Efendimiz’den (sav) sonra gelen âlimler âlimidir. Bunun delili de Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) şu sözünde açıkça belirtilmektedir. Hz. Peygamber Efendimiz (sav) buyuruyor ki: "ben ilmin şehriyim Ali’de kapısıdır." İşte yukarıda geçen Hz. Ali’nin (kv) buyurduğu Benim o nur ki, Musa ondan iktibas eyledi sözü de şuna delalet eder. İnsanlık o ilmin kapısından onunla geçer.

Kalu bela da Allah’ın onun itaatini emretmiş olduğu kişi benim, zuhur ettiğimde beni inkar ettiler ve şanı yüce olan Allah bu durum hakkında şöyle buyurdu: “O geldiğinde, onu tanımadılar ve bu inkarları ile küfre saptılar” (Bakara: 89); benim nurların nuru, benim Arş’ı temiz olanlar ile taşıyan, benim önceki kitapların sahibi, benim, Allah’ın kapısı, kim bunu inkar ederse o kapıdan cennete giremeyecektir, benim meleklerin yatağına izdiham ettiği, benim yeryüzünün tüm kısımlarında tanınan kişi, benim Güneş’in onun için iki kere geri döndüğü, benim Resulullah ile iki kıble ve beyatte bulunan, benim Huneyn ve Bedir savaşlarının sahibi.

Benim Tur dağı, benim sahifelere yazılıp neşrolunan kitap, benim dolup taşan deniz, benim Beyt’ül Mamur (Yedinci gökte bulunan en yüce yer), benim, Allah’ın ona itaat etmeleri için insanlara çağırıda bulunduğu, bir kısmı bu çağrıyı inkar etti ve hayvanlara dönüştürüldü ve bir kısmı ise çağrıya iman etti ve buna karşılık da bağışlandı ve herkesten daha öne sürüldü.

Benim cennetin ve cehennemin anahtarları elinde olan, benim Resulallah ile yer ve gökte beraber olan, benim hiçbir ruh daha harekete geçmeden ve hiçbir nefs nefes almadan önce tesbih eden, benim ilk asırların sahibi, benim susan, natık olan ise Muhammed’dir, benim Musa’yı denizden geçirip, Firavun’u askerleri ile denizde boğan, benim hayvanların fısıltısını ve kuşların dilini bilen, benim yedi gök tabakasını ve iki yer tabakasını, bir gözün açılıp kapanması zarfında dolaşan, benim İsa’nın dili ile onun yerine beşikte konuşan, benim İsa’nın yanında namaz kılacağı kimse, benim Sur içinde Allah’ın istediği şekilde hareket eden.
Biz bu konunun sırrını 6 günde yaratılış ve insan kitabımızda açıklamıştık
Allahu Teala Araf suresi 172. ayette kâinattaki tüm insanlık âlemini Rab sıfatı ile nasıl bilgilendirdiğini açıklamıştık. Hz. Ali (kv) o ilmi, o anda en üst seviyede alanlardandı. Aşağıdaki bölümde 6 günde yaratılış ve insan kitabımızdan alıntı yeterli olacaktır.

Yaradılışın ana nedeni insandır. Çünkü rabbimiz insanı ve evreni yaratmadan evvel bilinmek istemiştir. Bu Allah’ın muradıdır. Allah’ın bilinmekliğini istemesi zatının Ama konumundayken murad olunmuştur. Sahabelerden bir gurup Resulullah (sav) Efendimize sorarlar:
_“Ya Resulullah Allah mevcudatı yaratmadan önce neredeydi?” Resulullah efendimiz cevaben:
_ Âmâ’daydı.”Buyurmuşlardır.
Yaratılıştan kıyamete kadar evren içerisinden geçen ve gelecek ne kadar insan varsa hepsini de yaratılışa şahit tutmuştur. Yani Allah’ın zatından zatına tecelliyatının başlangıç anıyla beraber insan yaratılmış, ilimle donatılmış ve rabbimiz bize bizzat kendi tarafından tanıtılmıştır. Yaratılıştan kıyamete kadar ne kadar insan varsa bunların hepsi tecelliyat anında kendi yaratılışlarına ve evrenin yaratılışına şahit olmuşlardır.
“ Kıyamet gününde, biz bundan habersizdik demeyesiniz diye Rabbin Ademoğullarından, onların bellerinden zürriyetlerini çıkardı, onları kendilerine şahit tuttu ve dedi ki: Ben sizin Rabbiniz değil miyim ? (onlarda), Evet (buna) şahit olduk, dediler.’’
Araf suresi 172.
Hz. Ali’nin (kv) bu mübarek hutbesindeki geçen sırların sırrını açması Araf suresi 172. ayette belirtilen halk arasında da "kalu bela" olarak bilinen, yaratılıştan kıyamete kadar olan tüm ilimlerin, yine Hz. Ali’nin (kv) kendi sadrında Allahu Teala’nın lütfu ile bulunmasındandır.
Benim hidayet yolunun çerağı, benim takvanın anahtarı, benim son ve başlangıç, benim kulların amellerini gören, benim alemlerin Rabbinin emri ile yerlerin ve göklerin bekçisi olan, benim hak ile hükmeden, benim dinin diyanetçisi olan, ben o kişiyim ki ancak velayetime bağlı olanların amelleri kabul edilecek ve benim sevgim ile başlanan işler ancak kabul edilecek, benim felekin gidişatından haberdar olan, benim Mikail’in indirdiği yağmur tanelerinin ve savurduğu tozun Allah’ın izni ile sahib olan, benim iki kere öldürüp iki kere dirilten, benim her istediği şekilde zuhur eden, benim yaratılanların sayısının ne kadar çok olsalar da ihsan eden, benim ne kadar çok olsalar da onların hesaplarını veren, benim o kişi ki, nezdinde Peygamberlere indirilen kitaplardan bin tanesi var olan, ben o kişiyim ki velayetimi bin tane ümmet inkar etti ve hepsi de hayvanlara döndürüldü.

Benim ilk zamanda zikredilen ve son zamanda zuhur edecek olan, benim, zalim ve gaddarları yerlerinden çıkarıp son zamanda onlarla hesaplaşacak olan, benim Ya’us, Ya’uk ve Nusr’a şiddetli bir azap ile ceza verecek olan (bu üç isim cahilliye devrinde putların adlarıdır. Hz. Ali kendi devrinde yaşamış olan üç muhalifinin adlarını rumuz olarak kullanmıştır);

Benim her dil ile konuşan, benim doğularda ve batılarda tüm yaratıkların amellerine müşahid olan, benim Muhammed olan ve Muhammed’dir ben olan. Ben o manayım ki, ona ne bir isim ne de bir şüphe düşer; benim kurtuluş kapısı ve ‘ Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-Aliy’ul-azim’ (Güç ve Kuvvet ancak Aliyyül Azim olan Allah’tan gelir)”

(Medinede Hz Fatıma Annemizin evinde Zülfikar)

Allahu Teala’nın derin ilimlerini hıfzeden ve ledün ilminin sultanı olan Hz. Peygamber Efendimiz’in (sav) yanında yetişen Hz. Ali’nin (kv) yukarıdaki hutbesi daha birçok sırları içermektedir bu sırların detayını AMADAN SONSUZLUĞA isimli kitabımızda bulacaksınız yakında bu kitabımız baskıya verilecektir
Hz. Ali’nin (kv) sadrında bulunan bu ilimlere kendi zamanında kimse talip olmamıştır insanlığın büyük kaybı olan bu ilmiler inşallah yaşadığımız ahir zamanda insanlığın nasibine verilecektir umarız. 

Hz. Ali (kv) ilmi ile dürüstlüğü ile merhameti ile duruşuyla Allahu Teala’nın tarif ettiği ( ‘‘ben yeryüzünde kendime bir halife yaratacağım dedi’’ Bakara suresi 30. ayet) insandır. İşte biz aciz kullar insan olma yokuşunda tırmanırken ve tırmalarken Hz. Peygamber Efendimiz’i (sav) ve Hz. Ali (kv) Efendimiz ve onların izinde gidenleri örnek alıp ve onların izinde giderek, Araf suresi 172. ayetini gerçek manada anlayıp ve bu ayeti hal olarak yaşarsak, bu halimiz, insan olma yokuşunda ilerlerken, elimizde sağlam bir asa olur.  İnşaallah
Cafer İskenderoğlu