Kur'an-ı Kerimden Ayetler

 LEDÜN DAMLALARI 

NEBE SURESİ 31-32-33-34. AYETLER

MÜBAREK BAZI AYETLERE VERİLEN YANLIŞ MANALAR…


NEBE SURESİ, 31-32-33-34. AYETLERİ
Bu denli yapılan yanlış meallerden dolayı bazı insanlarımızın mübarek Kur'an'la ve İslam dinimizle alay etmelerini bir mü'min hazmedebilir mi? 


İnternette ayetlerle nasıl dalga geçildiğinin kanıtlarını da sizlere sunuyoruz! Bu yanlış mealler yüzünden hergün onlarca kişi yanlış bilgilerle düşünüp duruyorlar ve günaha giriyorlar, bunun vebali mutlaka birilerinin omuzundadır!

 

Linkte Nebe Suresi'yle nasıl alay edildiğini görebilirsiniz, bu sadece bir örnektir. Bunun gibi onlarca forum sitesinde bu tür düşüncelerle karşılaşabilirsiniz.

Muhterem inanan kardeşlerim. Bir konuda sizleri uyarma zarureti hasıl oldu. Maalesef diğer kutsal kitapları tahrif eden şeytani zihniyet Kur’an'ın aslına dokunamayınca mealleri tahrif etmişlerdir. Ülkemizde de "bilerek veya bilmeyerek" bazı mealciler ne acıdır ki, bazı ayetlere ve tefsirlere gerçeğinden uzak manalar getirmişlerdir. Bu durum tüm İslam ülkelerinde böyledir. Arabistan da dahi mealler bu haldedir çünkü 1400 yıl önce ki Arapçayla bugün konuşulan Arapça aynı değildir. Bunu bilen şeytani zihniyet ayetlerin meal ve tefsirlerine el atıp, zihinlerde sanki Kur'an-ı Kerim’de çelişkiler varmış intibası uyandırmaktadır.


“Zikri kesinlikle biz indirdik, elbette onu yine biz koruyacağız.” Hicr Suresi, 9


Nebe Suresi'nde tahrif edilmiş meal örnekleri:

 

İzninizle bu ayetlerin mealini biz gerçeğe yakın anlamda verelim.

 

NEBE SURESİ
31. Ayet “inne lilmüttekiyne mefâzen”
Müttekiler (Allaha yaklaşanlar, ibadet ehli) huzurullahtadırlar (övülmüş ve kabul edilmiş halde)

 

32. Ayet “hadâika ve a’nâba”
(kavuştukları mükafatın) hidayetin haberidir.


33. Ayet “ve kevâıbe etrâbâ”
(müttekilerin huzurullahtaki) varlıkları (nur halinde) büyür genişler (onurlandırılır)


34. Ayet “ve ke’sen dihâkâ”
Allah onları yoğun tecellileri ile ve sonsuz dehasının tesiri ile kuşatır.


Kısa bir tefsir yaparsak şu anlam yüklenir:
"Müminler, muttakiler dünya hayatındayken Allah’a yönelmelerinin müjdesi olarak, kavuştukları hidayetin tezahürü neticesi, öldüklerinde İlahi huzura kabul edilirler ve Allah (cc) onları huzuruna kabul etmekle şereflendirir, yüceltir. Manevi varlıklarına da Allah’ın tecellisi dolar."  Nebe Suresi, 31-32-33-34


Nebe Suresi'nin 31-34 ayetleri arasında geçen Arapça kelimelerinin kök anlamları.


MÜTTEKİ = Ehli Takva
MEFAZE =  "Mefaiz" kökünden gelir, "geniş alan" demektir. Dolayısıyla MEFAZE ayette "Allah’ın sonsuz huzuru" anlamındadır.
HADÂİK = "Hadi" kökünden gelir. HADAİK, ayette "hidayet verip kurtaran, mütteki, kula yardım eden" anlamındadır.
ANABA = "İnabe" kökünden gelir. "Günahsız halde Hakka dönüş" anlamındadır.
KEVAİB = "Kev" kökünden gelir. "Vurmak, tesir etmek" anlamındadır. Ayette "Allah (c.c.), tecellisi ile kuluna tesir eder" anlamını alır.
ETRAB = "Tarab"  kökenlidir. Tarab; sevinmek, şad olmak anlamındadır. Ayette "kulun aldığı mükafatla sevinmesi, şad olması" anlamını alır.
KE’SEN = "Kesane" kökünden gelir. İnsana yakışır şekilde demektir. Ayette, "mütteki kul Allah katında kendine yakışır konuma Allahın tecellileriyle gelir" anlamındadır.
DİHAKA = "Hakaik" kökenlidir. Ayette "insanın Allah katında ilk hakikatı olan nurun ala nur halinde olması" anlamındadır. Yani "insan hakikatına döner".


DUALARINIZLA


CAFER İSKENDEROĞLU